Gazze-İsrail
savaşı süresince , Başbakan başta olmak üzere tüm Türk medyası son derece
tarafgir bir şekilde Hamas ve Filistinlilerin tarafını tutup ,İsrail’e
sürekli veryansın edince , Türkiye
içerisindeki bazı çevrelerin antisemit duygularını depreştirdi.
Nedense,
malum çevreler, Türkiye’deki biz Yahudileri, İsrail ile özdeşleştirip ,
savaştan sorumlu tutmaya varıncaya kadar ileri götürdüler.
Eyüp
ilçesi önünde bir gurup protestocunun “Yahudi
,unutma, bir gün sıra sana gelecek” diye slogan atması, nefret duygularını
ayyuka çıkarmıştır.
IHH’nın
, Türkiye’de yaşayan biz Yahudilerin vatandaşlıktan çıkarılmasını alenen
isteyecek kadar cüretkar olmasına ne demeli? Ya Yıldız Tilbe’nin Hitler’e methiyeler
dizmesi ? Maryo Levi’nin kitaplarına boykot çağırıları ? Hitler portreli ve
gamalı haç desenli tişört ile dolaşmalar. Apartmanların girişine Filistin
bayrağı asmalar…
Türk
medyası Hamas’ın İsrail’e binlerce füze gönderdiğini görmezden geldiği
yetmezmiş gibi, canlı kalkan olarak çocukları ve kadınları seçmesi , okulları ,
hastaneleri , mezarlıkları ve dahi ambülansları kullanması konusuna hiç
değinmemeleri de işin cabası.
İkibine
yaklaşan Filistin kurbanlarına karşı, ölen altmış küsur İsrail askerinin az
olmasından şikayetçi olmaya varacak kadar akıl tutulmasına uğradılar. Ya da ,
Türk halkının İsrail hakkındaki -son zamanlarda oluşturulmuş- olumsuz
önyargılarını göz önüne alarak böyle davranmayı yeğlediler. Türkiye’de basın
özgürlüğü mü var zaten ? Başbakan gazetede yazdığınız yazıya bir kızarsa ,
ertesi günü kapıdasınız demektir.
Gerçeklere,
kıyısından köşesinden , dikkat çekmek
isteyen bir iki köşe yazarı, son derece temkinli davranarak fazlaca tarafgir
gözükmemeyi yeğledi. Kimse de işinden gücünden olmak istemiyor neticede!Cumhurbaşkanlığı seçimine giden süreçte, Başbakanımızın , propaganda yapmak maksadıyla, yaygara yapmak için bundan güzel malzeme olamazdı! Üstelik Musul Büyükelçilik esirlerini unutturmaya da yaradı. (Dilerim kısa zamanda salıverilirler ve bu olay kazasız belasız sona erer.) Ama ne yazık ki ABD’nin uçakları ile devreye girmesi ile salıverilme umutlarının çok zora girdiğini tahmin etmek zor değil.
Gerçek şu ki Türkiye’de antisemitizm tekrar hortlamıştır.
Başbakanın cılız bir sesle , bizleri
savunur bir cümle sarf etmesi , yasak savmadan öteye gitmemiştir. Kimse, biz Yahudilerin hassasiyetlerini
dikkate almamış, malum çevrelerin bu işi ne kadar ileriye götürebilecekleri
tehlikesini göz ardı etmişlerdir.
Nefret
söyleminin “sözde” yasal olarak suç olduğu Türkiye’mizde bu konuda şimdiye
kadar bir savcının harekete geçtiğini duymadım. Zaten harekete
geçebileceklerine de ihtimal veremiyorum. Hükümetin paralalelci-kesişmeci
mücadelesi ile oradan oraya sürükleniyorlar.
Halbuki
Avrupa’da yaşan milyonlarca Türk azınlık, yaşadıkları ülkelerin ileri
demokrasilerine rağmen , sürekli dışlanmaya ve nefret söylemlerine maruz
kalmaktadırlar. Bu konuda en hassas davranması gereken ülkelerden biri
Türkiye’dir.İstanbul Cemaat Başkanı İbrahimzadeh’in demecindeki gibi “oksijensiz kaldık” lafı , tam da durumumuzu betimledi.
Yine
kabuğumuza çekileceğiz, yine düşük profil göstermeye devam edeceğiz. Ama gerçek
şu ki bu gelişen olaylar bir şeyi ayyuka çıkarmıştır ki, Türkiye’de büyük bir
antisemit düşüncelere sahip kitle var. Biri
kaşımaya başladı mı , bu kitle kolayca galeyana gelebiliyor. Ne kadar ileri gidebileceklerini tahmin etmek
çok zor değil. Yakın tarihimizde örnekleri mi yok.. 6-7 Eylül olaylarını olsun
, Trakya olaylarını olsun, daha nice ayrımcılığı yaşayanlar halen aramızda…
Yöneticilerimiz
ırklara veya mezheplere, cahil çevrelerin
yaptıkları yakıştırmaların veya genellemelerin ne kadar tehlikeli olduğunun
bilincinde değiller. Azınlık olarak yaşayan Çingenelere tembel , hırsız ,
Yahudilere paracı , istifçi , komplocu benzeri yakıştırmaları yapmak ,hatta en
küçük bir imada bile bulunmak yurttaşları
ayırımcılığa sevk etmektedir ve son derece tehlikelidir. Kürtleri ve Kürtçeyi
yok saymak kırk bine varan şehit vermemize , milyarlarca lira askeri harcama
yapmamıza , dolayısıyla bölgenin geri kalmasına sebep olmuştur.
Buradan
hareketle, Avrupa ve Amerika halkının
Müslümanları terörist ve intihar bombacısı genellemesini savunacak gücünüz
olmaz.
Einstein’ın
dediğine geliyoruz: “Önyargıları kırmak atomu
parçalamaktan daha zordur”…
Avram
Aji
15.08.2014
No comments:
Post a Comment