İzmir Yahudileri hem yaşlanıyor, hem de hızla azalıyor… Üzüntü
verici! Yeni jenerasyon çiftler bir iki çocuğu zor yapıyor. Bizler bile ikiden
fazlasını istemedik. Onlar da yerden göğe kadar haklılar. İzmir’de ev fiyatları
ve kiraları yüksek. Morgage kredileri on yıl ile sınırlı (halbuki ABD’de otuz
yıla kadar çıkıyor).
Yeni evli gençlerimizin çocuklarına vermeyi arzuladıkları eğitim süresi
uzun ve masrafları çok çok yüksek. Ancak onların çocukları için en iyiyi
arzulamalarından daha doğal ne olabilir ki !
Yahudiliğin geleneksek kültüründe , her zaman çocuk-lara en iyi eğitimi
vermek vardır. Bu fikirden hiçbir şekilde ödün verilmedi ve verilmez!
Babacığım daha ilkokuldayken, beni Kardıçalı handa bir Fransızca
öğretmenine gönderirdi. Kendisinin bir türlü öğrenme imkanını bulamadığını bana
öğretebilmek için.. Onların jenerasyonu, hem birinci hem de ikinci dünya
savaşının acımasız ortamında ezilmiş , hem de azınlık olmamız dolayısıyla
uğradığımız haksızlıkların yarattığı ekonomik tahribattan dolayı çok
etkilenmişler.. Eğitimlerini istedikleri gibi tamamlayamamışlardı.
Şimdiki genç çiftler daha kaliteli bir yaşam düşlüyorlar. Dünyayı gezmek…
Daha sağlıklı beslenmek. Erkekler ve kızlar
iş yerlerinde yükselerek kariyer peşinde koşmaktan evliliği de , çocuk yapmayı
da geciktiri-yorlar…
Türkiye’nin ekonomik durumu bir türlü durağanlıktan kurtulamadı. Türkiye’mizdeki
işsizler ordusu sürekli arttığından, gerçekten çok iyi eğitimli ve donanımlı gençlerimize,
sevdikleri bir iş imkânı sunmaktan çok uzaktayız. Mevcut ortam onların
arzuladıkları , düşledikleri kişisel gelişimi sağlamıyor.
Eskiden babadan oğula devreden esnaflık çoktan devri kapandı.. Zaten biz
Yahudilerin becerikli olduğumuz birçok meslek yok oldu (Lütfen hatırlayın,
İzmir’in en iyi terzileri kimdi diye). Globalizasyonun etkisi ile küçük şirketlerin ayakta kalma şansları kalmadı.
Bu sorunu biz İzmir Yahudilerine özgün bir şeymiş gibi de algılamamak
lazım. Gelişmiş bütün ülkelerde ayni sorun var. Avrupa da ayni şekilde süratle
azalıyor ve yaşlanıyor. Belirli oranda göçmen kabul etmelerinin sebebi tamamen
bu yüzden. Rutin işleri bile yapacak kimse kalmıyor. Servetleri artmasına
rağmen!
İzmir’in gelecek elli yılını planlamak bize düşüyor. Üç kategoriye
ayırırsak : Gençlerimize , orta yaş gurubu-çocuklu evli çiftlere ve yaşı
atmışın üzerinde kalanlara ayrı ayrı planlar gerekiyor..
.
Öncelik bana göre, tabi ki çocuklara
ve gençlere verilmeli. Onların eğitiminden ödün verilemez . Her ne kadar burs
gerekiyor ise kaynaklarımızdan öncelikle bunlar
ayrılmalı. Ayrıca onlara bir mentorluk ve koçluk sistemi yaratılarak
hayata daha da donanımlı hazırlamamız şart. İstanbul Yahudi Cemaati ile bu
konuda dirsek temasımızı kaybetmememiz lazım.
Yahudi kültürünü de nasıl aktaracağımızı planlamamız lazım. Boyoz , burekaz
gibi roska gibi subya gibi marka olmuş yemeklerimizi , Judeo-Espanyol
şarkılarımızı tanıtmak. Yazarlarımızı , şairlerimizi , din bilginlerimizi
tanıtmak bizim vazifemiz . Bayramları
nasıl kutladığı-mız da dahil , isteyenlere geleneksel dini bilgilerin verilmesi
de bu kapsamda düşünülmesi lazım.
Orta yaş gurubuna yönetimi devrederek, bilgi ve birikimimizi, kültürel mirasımızı
aktarmakla başlayaca-ğız.
Yaşlılarımızın işi ise zor… Her şeyi maddiyata indirgemeden önce durum
tespiti yapılmalı, yardımseverlerle yaratılabilecek kaynakların rasyonel bir
şekilde kullanılması için geleceği planlamamız lazım. Azil yerine “evinde
bakım” bugünün en iyi sistemi gibi gözüküyor. Yurtdışındaki ve
İstanbul’daki uzmanlarla konuşup gelecek yirmi beş , elli yılı nasıl
planladıkları araştırmalıyız. Gözlemlerimizi paylaşmalıyız. Maddi durumu iyi
olsa bile , çoluğu-çocuğu-torunu İzmir dışına gitmiş olan yaşlılarımızın , bir
bakıcı ile evde dört duvara ve yalnızlığa hapsetmekten daha iyisini
yapabiliriz. Kendi aramızda oluşturabileceğimiz bir dayanışma gurubunu hayata
geçirmek için çok geç değil…
Yüz sene sonra geriye bizden bu şehirde bizden ne kalacak ? Yedi sekiz
sinagog , üç mezarlık … Kültürümüzü yansıtacak Sefarad müze girişimi inşallah
kısa zamanda hayata geçer. Böylece burada bir hoş seda bırakmış oluruz.
Avram Aji
15.02.2015
No comments:
Post a Comment