Yeni
demokrasi paketimiz açıldı, hayırlı ve uğurlu olsun. Ha bugün
açıklanacak, ha yarın açıklanacak, içeriğinde şu olacak , bu olacak , yok
İmralı ile mutabakata varıldı, yok Kandil’e çıkıldı derken Başbakanımız kendi
ağzıyla bu paket için “Dağ fare doğurdu diyecekler” dedi ve
“netekim”(!) öyle oldu.
Paket
açıklandıktan sonra hayatımızda ne değişti? Şimdilik hiçbir şey tabi ki, ama ilerisi için bir umut besleyebilir miyiz ?Gelelim
benim açımdan ne olduğuna?
Birincisi
hükümet mevcut anayasanın ve kanunların yeteri kadar demokratik olmadığını
tescil etti. En azından herkese eşit mesafede duran bir demokrasinin
olmadığının altı çizildi. İkincisi nefret suçu ve ayırımcılık ile ilgili mevcut
kanunlardaki cezaların “hafif” olduğunu kabul etti… Sünni Müslümanlığın
dışındaki inanışların da ciddiye alınması gerektiğini anladıklarını belirtti.
Bazı
maddeler ise mevcut uygulamanın yasal zemine oturtulmasından başka bir şey değil.
Partilerde eşbaşkanlık , farklı dillerde propaganda bunlara örnek teşkil
ediyor.
Bu paketle yapılan
çalışmalar zannetmeyin ki -oy kaybına uğrayacak olsak bile- bizleri daha demokratik ve adil bir yönetime
kavuşma iç güdüsü ile yapılmıştır… Tam tersine yaklaşan seçimlerde hangi
muhalefet partisinden ne kadar oy kapabiliriz hesabı yapılarak hazırlanmıştır. Kabul
etmeliyiz ki hiçbir parti ve hükumet kendi tabanına zıt düşecek , veya
seçimlerde en ufak bir oy kaybettirecek bir “hara-kiri kanun” çalışması yapmaz.
Acı gerçek ise mevcut iktidara oy vermeyen yüzde
ellinin durumudur. Son yirmi yılda –adı konmamış bir iç savaşta ölen 30bin
vatandaşımızdır-… Ve tabi ki yok olma tehlikesindeki azınlığın azınlığı bizleriz
! Paketin ana hedefi , kendisine oy vermeyenleri isyan ettirmeden- ağızlarına
bal çalarak- yatıştırma çabasıdır.
Gezi Parkı
olayları , protestoların ne kadar hızlı ve yaygın olabileceğini ispat etmiştir.
Küçücük bir çanak anten ile izlenebilen ücretsiz yüzlerce televizyon kanalları ve
internet ortamındaki sosyal paylaşım siteleri eskisine nazaran çok daha hızlı
bir haber akışı yaratmaktadır. Irak, Libya,
Tunus, Mısır , Suriye ve Yemen baskıcı rejim karşısında sonunda infilak
etmiştir.
Bu paket bizim
azınlık taleplerimizi ne kadar karşılayacak,
ona bakmamız lazım… Maalesef “Nefret suçu” medyada hemen her gün
işleniyor… Daha Türkiye nefret suçunun ne olduğunu anlamış bile değil. Her ne
kadar pakette , işlenen suçlar, kişinin
ırkı , dili , dini ile ilgili olursa cezaları ağırlaştırılacak deniliyorsa da
henüz uygulamalardan çok uzağız… Ayrıca biliyoruz ki politize olmuş adalet
sitemimizin hala çok güvenilir olmadığı ülkemizde , yeni uygulamaların hayata
geçmesi hiç de kolay olmayacak..
Yüzlerce
yıllık eski alışkanlıklar var. Daha kötüsü bizim de ezilmişlik ve de bunu
kabullenmişlik hastalığımız var. Anadilde eğitim serbestisi geliyor ama bizim
için çok geç. Sen yıllarca “Vatandaş Türkçe konuş” diye baskı
kur. 60-70 sene sonra , istersen kendi anadilini de kullanabilirsin de… Hadi
git işine demezler mi!
Doksanlı
yıllarda ilk -8 yıllık ilköğretim yasası çıktığında- güzelim ilk okulumuzu kapatmak zorunda
kalmıştık. Kimse hayırdır , nedir probleminiz ,sizin için ne yapabiliriz, yüzyıllık
okulu neden kapatıyorsunuz diye sormadı.
Türkiye’de
ilk nüfus sayımı 1927 yapılmış. Bir ara internetten araştırmıştım , İzmir ve
civar yerleşim yerlerinde 18bin Yahudi olduğumuzu tespit etmiştim.
1927’de bu
yana Türkiye’nin nüfusu 5 misli arttı. Bizlerin nüfusu 100bine ulaşması gerekirken kritik noktanın
altına düşme tehdidi ile hızlı bir şekilde azalıyoruz… Yaş ortalamamız yüksek. Kayıplarımız ,doğumlardan kat kat
yukarıda. Gerçi başbakanımız her aileden
en az üç çocuk istiyorum diyor ama bizim Yahudi çiftler pek kulak asmıyor… Başbakanımızın
da bizleri kast etmediği kesin ! Gençlerden kiminle konuşsam “sen bir çocuğun
kaça mal olduğunu biliyor musun” cevabını alıyorum. Okumak için şehir dışına veya yurtdışına gidenlerden bazıları dönmüyorlar.
İş bulamayanlar veya işi bozulanlar terk-i diyar ediyorlar.
İsrail’de
100bin kişi Türkçe konuşuyor. Ama neden göç ettiniz diye soran yok.
Geç gelen
adalet adalet değildir…
No comments:
Post a Comment