Friday, 14 May 2010

YAHUDİ OLMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİGİ

Kitapçıları dolaşırken “popüler kitaplar” ya da “çok satanlar” raflarında hep ayni meş’um konuları içeren kitapları mutlaka görürsünüz.. Genelde “Siyonizm”, “İsrail/ABD”, “Mosad/CIA”, “Masonluk” , “Sabetaycılar”, “Gizli Tarikatlar” hemen ilk sıraları alır.

Aslında çoğu sansasyon yaratarak çok satış yapmak için yazılmışlardır. Sanki hiç bilinmeyen, çok gizli bir sırrı açıklayacakmış gibi gözükürler. Ama çoğunun içeriği boş ve “asparagas” olmaktan öteye gitmez.

Tabi bizi burada en çok ilgilendiren Yahudilikle il-gili olan –hatta bazıları bilinçli bir karalama amacı güden ve antisemitizm içerikli- kitaplar Bu bütün dünyada böyle midir, bilemiyorum ? Ama Türki-ye’de maalesef böyle.

Geçenlerde bir gazetede “Hitler neden Yahudi düşmanı idi?” diye bir makale çıktı. Tabi internette de birçok yorumcu fikirlerini beyan ettiler. Kimi “altı milyon Yahudi’nin öldürülmesi bir safsatadır” dedi , kimi “İsrail devletinin kurulması için önceden düzenlenmiş bir senaryonun parçasıdır” dedi, kimi “Yahudiler de şimdi Filistinlilere ayni şeyi yapıyorlar” dedi. Ama arada altı milyon can gitmiş aldıran yok, nedense herkes Hitler’in savunma avukatlığına soyunmuş gibiydi.

En çok yazılan, çizilen antisemitik klişeleşmiş sözlerden birisi de “dünya finans idaresi Yahudi-lerin elindedir” söylemidir.Ve de hatta daha da ileri götürenler Türkiye’nin finans idaresini bile biz Yahudilerin elinde olduğunu söylerler.Biz neymişiz de haberimiz yok!

Dünya nüfusunun şimdilerde % 0,2’sini teşkil eden biz Yahudilerin neden tüm şimşekleri üzerimize çektiğimiz ve de “günah keçisi” haline getirildiğimiz ayrı bir merak konusudur.

Günümüz İsrail’inden önceki en son Yahudi dev-leti yaklaşık 2000 sene önce tarihe karıştı .O tarihten bu yana dünyada oluşa gelen antisemitizm ne yazık ki yok edilemedi.

İspanya engizisyonu , Rusya’daki pogromları , Almanya’daki Nazi hareketleri hemen aklımıza gelen tarihteki biz Yahudileri Hıristiyanlaştırma veya kökünden yok etme çabaları değil midir?

Geçenlerde yelken kursuna müracaat etmek için bir kulüp yöneticisi ile görüşmeye gittim. Artık nereden anladıysa “muhacirlik nereden sizin” demez mi? Tepem attı.. Muhacir değil Yahudiyiz dedim. Adam az da olsa utandı. “Yahudi” kelimesini telafuz bile edemeden kendisinin de Namazgah’ta Musevi”lerle beraber büyüdüğünü söyledikten sonra , birçok Musevi tanıdığı olduğunu ispatlamak için, tanıdığı tüm İzmir’li judyoların adlarını ve şecerelerini döktü saydı…Nerdeyse akraba çıkacaktık.

Yine bir ay kadar önce oğlum ile bir kredi sözleşmesi imzalamak üzere günümüzün büyük geçinen bankalardan birine gittik. Belki de beni 25 senedir tanıyan bir yetkili imzamızı alırken utana sıkıla “lütfen Türkçe biliyorum.. Sözleşmeyi okudum ve anladım yazar mısınız ? Maalesef bizden bunu istiyorlar… “Rezalet bu” dedim .”Bizler de sizin gibi Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanı taşıyoruz”.Ama yapacak bir şey yok.Yazıyı yazdık, imzamızı da altına attık!

Bu konuları aslında hafife mi alıyoruz? Eminim hepimizin başından hem bizi yabancılaştıran, hem de ayırımcı tutum takınıldığı, muhtelif vakalara tanık olduğumuz kesin.Bu konuda nasıl bir davranış sergilememiz gerektiğini bilmiyoruz.Türkiye’deki antisemitizm ile mücadele konusunda bir planımız programımız var mıdır? Varsa bile ben bundan haberdar değilim. Kimse bana, Avram sen de bu konuda şunları yapacaksın, demedi şimdiye kadar.Devletin biz, azınlıkları ayırımcılıktan kur-tarma ve kültür mirasımızı koruma gibi misyonu yok.

Son ayların çok satanlar listesindeki Sandy Tolan’nın “Limon Ağacı” kitabı, masum bir çehre takınarak Yahudileri İsrail’de bir işgalci gibi göstermiyor mu ?

Geçen sene yayınlanan Türk Musevi Cemaati Onursal Başkanı Sayın Bensiyon Pinto’nun otobiyografisini ibretle okudum*. Kitabın yazım şekli her ne kadar profesyonel değilse bile, her Türk Yahudisinin mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum. Hayatı bir meydan okuma ve korkunç bir mücadele ile geçmiş.

Kitapçıların “Çok satanlar” bölümünde biz Yahudi-leri daha iyi anlatan mutlaka bir iki kitabımızın sürekli raflarda olması gerektiğini düşünüyorum. Şahane yazarlarımız var,araştırmacılarımız var, üni-versitelerin eğitim kadrolarında süper uzmanları-mız var. Sadece Türkiye’de yaşayanlardan bahset-miyorum, yurtdışında da bulunan Orta-doğu uzmanlarımız sosyologlarımız da var. Ismarlama roman, deneme , araştırma olur mu demeyin. Olur ,hem de çok çok iyi olur. Dini öğeleri çok ön plana çıkarmayan ama mevcut toplum içerisindeki “yalan yanlış” önyargıları ve safsataları bilimsel bir disiplin altında ve ama edebi yanı da güzel olmak kaydıyla ,üzerinde yaşadığımız toprağın insanlarına kendimizi anlatmamız lazım.En hızlı yapabileceğimiz yabancı yazarların bizim hakkımızda olumlu imaj yaratacak güzel kitaplarını tercüme ettirmek olmalı.

Bir Christian Jacq adlı “ejiptolog” yazarın 3-5 kitabı ile Mısır , turizmini ikiye üçe katlatmadı mı?

İsimlerini vermeme bile gerek duymadığım ama bildiğinizden emin olduğum birkaç ulusal televizyon kanalı , sanki geliri antisemitizmden kayanak-lanıyormuşçasına sabahtan akşama Yahudi aleyhtarı programlar yapıp duruyor. Daha bugün İsrail’den ithal edilen meyve sebze tohumlarının doğayı nasıl tahrip ettiği konusu “kendi seçtikleri uzman”larca anlatıldı durdu. Bir denetleme söz konusu olma-dığından, o söylenenler bazı cahil kesim tarafından doğru kabul edilecek.

Geçmişte öyle yöneticilerimiz vardı ki her musibeti antisemitizme dönüştürme konusunda inanılmaz yetenekliydiler. Bir iki sene önce Türkiye’de görü-len keneye bağlı Kırım Kongo Kanamalı hastalığı için, Kapadokya’da dağcılık yapan İsrail’li bir gu-rup kadın suçlanmıştı.Komik ama gerçek . Çamur at izi kalsın , politikası …

Örnekler çok ,onların sicili bozuk , bizim de dilimiz yanık, ama mücadele programımız yok –veya var ise de zayıf ve yetersiz.

Avram Aji

*ANLATMASAM OLMAZDI – Gözlem Kitabevi

Bensiyon Pinto, derleyen Tülay Gürler

No comments: