Kültürel bir çalışma yapan bir derneğin üyesiyim. Gayet seçkin insanlar da var aramızda. Hem haberleşmeyi hem de bazı üyelerin şahsi fikirlerini daha kolay iletmelerini sağlamak amacı ile bir de internette haberleşme guru-bumuz da var.
Tabi ki bu mesajlar beni mutlu ediyor. Ancak son zamanlarda yükselen Yahudi karşıtlığını vurgulamak için ve de en azından bizim derneğin üyelerine bu konuda duyduğum rahatsızlığı aktarmak anlamında geçen Yom Kipur bayramı dolayısıyla gönderilen tebrik mesajlarının akabinde bir iki satır düşüncelerimi yazmak istedim.
Son yıllarda başıma gelen ve daha önce sizlerle de paylaştığım bir iki örnek verdim ve şöyle iki cümle ile tamamladım:
Bu güzel memleketimizde Türkler gibi Yahudiler de var , Rumlar da var , Ermeniler de var , Kürtler de var, Aleviler de var , Süryaniler de var kimliğini bilmediğim nice insanlar yaşıyor. Onları görmezden gelmek 21. yüzyıl Türkiye'sine yakışmaz. Ama kimlikleri ön plana çıkarmak daha büyük bir ayrışmalara neden olabilir.
Bir Yahudi bayramında "tebrik" mesajı gönder-mek elbette çok nazik bir davranış ama gerisinde bu toplumda sizler de varsınız ve bizdensiniz mesajını da içeriyor... Yanılıyor muyum ?
Birkaç tane karşı cevap geldi.Bir tanesi benim üzüntü-mün farkında dertlerime ortak olmak için şöyle yazdı:
“Elbette ki varsınız ama “sizler” deyince sanki sizler-bizler ayrımı oldu, biz hep beraber varız, bir bütünüz. Bunu anlamayan, anlamak da isteme-yen gözü kör cahilleri boş verin canımızı sıktığımıza değmezler. Mesajınızda sanki bir kırgınlık veya üzüntü hissettim de güç vermek için yazma ihtiyacı hissettim…”
Bir diğeri ise biraz daha sert bir uslupla :
“Maalesef söylediklerinizin çoğunda haklısınız ancak, sözünüzde birazcık haksızlık ettiğinizi düşünüyorum. Tüm üyelerin ve arkadaşlarımın her türlü dini bayramlarını samimiyetle kutlayan bir üyeniz olarak, bu konuda açıklama yapmadan edemedim. Benim içinde yaşadığım ve yaşamak istediğim toplum farklılıkları ile değil, benzerlikleriyle değerlidir”.
Bir başkası gelecek hakkında daha ümitli :
“Bayramınızı gerçekten bütün iyi niyetimle ve daha önce çok arkadaşım (ve en iyi) olduğu için kutladım,sizler zaten bu toplumun parçasısınız ve kardeşimsiniz.Kaldı ki bayramlar hepimizin ve dünyanın gelişimi pek kısa süre globalleşerek bu çekincelerinize yer vermeyecek”..
İsrail’de yüzbin’e yaklaşan türkçe konuşan Yahudi var. Bu insanlar neden Türkiye’yi terk ettiler diye yazan çizen yok. Sorulsa ,içlerinde “iyi ki gittiler” diyecek bir kesim de mevcut maalesef. Ancak ben “neden bunu daha önce düşünemedim” diyecekler de çıkacaktır.
Yıllar önce bir başbakanımız İsrail ziyareti sırasında Bat Yam’da Türkiye’lier derneğinin bir davetine katıldı. Hiç aklına gelmiş midir biz ne yaptık da bu insanlar Türkiye’yi terk ettiler diye.
Ayni şeyler tabiî ki Rum’lar ve Ermeni’ler için de geçerli. Eskiden Alsancak’ta kendi aralarında bağıra çağıra Rum’ca konuşan insanları görmek sıradan bir olaydı. Şimdilerde hemen hiç duymaz olduk. Altı tane kilisenin çanları da artık çalmıyor…
Gerçek şu ki, belki bir nazi soykırımı kadar travmatik bir olay gerçekleşmedi Cumhuriyet Türkiye’si tarihinde; ancak yakın tarihimizde “Struma gemisi” ve 6-7 Eylül hadiseleri belki de en çarpıcı ve de üzücü vakalardır. İkinci dünya savaşı sırasında “Aşkale” ye giden dedelerimize bu ülke hakkında onarılmaz bir “korku” bıraktığı kesin.
Ayrıca azınlıklar üzerine salınan adaletsiz bir “Varlık Vergisi” ciddi bir sermaye erimesine ve el değişmesine sebep olmuş bizlerde de tabiî olarak yeni bir korku refleksi geliştirmiştir.
Buna karşın yapılan hatalardan ne geri dönülmüş, ne de tazmin edilmiştir.
Bu muazzam göçe “Yahudi milliyetçiliği” ne kadar etken olmuştur bilemiyorum. Ama günümüz batı medeniyetini yakalamış bir ülke haline dönüşen İsrail bazen iş bulmayanlara çözüm oluşturmuş, bazı üniversite okumak isteyen gençlere imkan tanımış , ciddi hastalara deva olmuştur.
28.11.2009
No comments:
Post a Comment